İskilip
İskilip Kalesi
Atıf Hoca Külliyesi
Kaya Mezarlar
Tarihi İskilip Evleri
İskilip Dolması
İskilip’in tarihi geçmişi M.Ö. 700’e
Paphlagonya devletine dayanmaktadır. Ancak bölgeye yerleşim Hititlerin
Anadolu’ya gelmesine (M.Ö. 3000) uzandığı çeşitli kaynaklarda yer almaktadır.
Hattuşa’ya iki saat yakınlıkta olması bu tahmini güçlendirmektedir. İlçede
yaşadığı, bıraktıkları kalıntılarla resmen ispatlanan en eski millet Paphlogonlardır.
Paphlagonlar Anadolu’ya M.Ö. 1000’den sonra gelmiş, Hitit imparatorluğunun
yıkılışından sonra bağımsız bir devlet olarak ortaya çıkmışlardır. Paphloganya
(Demir Atlılar Ülkesi) Kastamonu-Çankırı-Amasya-Samsun hattına hakim olmuş ve
bu dönemde ilçemiz Andrapa adıyla anılmıştır.
Roma döneminde de İskilip stratejik önemini korumuş, Roma döneminin de seçkin
yerleşim birimlerinden biri olarak bu medeniyete de 1000 yıla yakın ev
sahipliği yapmıştır. İskilip’te Roma dönemine ait iki eser dikkati çekmektedir.
Bunlardan birisi Deri Hamamı ile Roma Hamamı ve Ankara-Gangra (Ankara-Çankırı)
yolunun ilçemizden geçtiğini belirten Mil Taşıdır.
Bölgede 1000 yıla yakın süren Bizans hakimiyeti Danişmentliler tarafından sona
erdirilmiş, 1071 Malazgirt Zaferinden sonra 1075’te Anadolu Selçuklu Devletinin
egemenliği altına girmiş, daha sonrada Osmanlı İmparatorluğunun en önemli
yerleşim yerlerinden biri olarak tarihsel sürecini devam ettirmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde idari olarak önceleri Kastamonu ilinin merkez
livasına, 1890’da Amasya sancağına, daha sonra Yozgat sancağına, Ankara
sancağına ve şuan başlı bulunduğu Çorum sancağına bağlanmıştır.
a) Eskiçağ'da İskilip
Eski çağda İskilip, "Paflagonya" adı verilen bir bölgenin ismi olarak
M.Ö. 900-700'lerde anılmaya ve tanınmaya başladı, Homeros'un İlyada des tanında
ilk defa anılan ve eski Yunanca'da "Askilepiyon-Sağlık Tanrısı" is
miyle de antik çağda önemli bir yer olarak bilinen İskilip; ünlü gezginlerden
Herodot ve Skymonos'unda ziyaret ettiği bir bölge olarak bilinir. Yine bu
bölgenin eski haritalardaki sınırları kuzeyde Karadeniz, güneyde Aydos dağları,
doğuda Kızılırmak ve batıda da Bartın çayı ile sınırlanmıştır'".
Paflagonya'nın coğrafi alanında, Karadeniz'e dökülen akarsuları takip eden benzer
ve başka antik yerleşme yerleri de bulunmaktadır. Eski Yunan'dan Bizanslılar'a
kadar uzanan tarihi dönem içerisinde büyük ticaret yollarının Karadenize
ulaşmak için Çorum ve havalisinden geçmesi,geçerken de dört yol kavşağı olarak
bilenen Sinop ve Alaca'nın arasındaki Boyabat ve İskilip'ten geçen önemli bir
yol güzergahı üzerinde bulunduğu sanılmaktadır
Bizans İmparatoru Justinian döneminde Kızılırmak'ın batısında bulunan üç önemli
şehirden birisi olduğu da eski çağ tarihçileri tarafından iddia edilen İskilip;
Hititler öncesi döneminden başlayan bu çizgide Frig'leri Med'leri, Pers'leri,
Büyük İskender'in egemenliğini, Roma ve Bizans'ı da tanımış ve bir zaman antik
çağdaki son ismi olan '"Blocium" ismiyle de anılmıştır.
Büyük gezgin Evliya Çelebi'ye göre de eski İskilip'in şimdi ilçedeki Bağözü
mevkiinde bulunan bir derenin iki yakasında kurulu çok eski bir kasaba olduğu
kaydedilmekte ve yakın zamanlara kadar çeşitli tesadüflerle bulunan arkeolojik
buluntularda bunu doğrulamaktadır.
Eski Romalılar'dan Bizanslılar'a kadar gelen İslamiyet öncesi dönem
Selçuklular'ın Anadolu'ya yerleşmeleri ile son bulmuş ve böylece de İskilip
adıyla anılan şirin İlçemiz; Müslümanlaşmış ve Türkleşmiştir.
b) Selçuklular Döneminde
İskilip
Sultan Alparslan'ın 1071'deki Malazgirt zaferinden sonra Anadolu'ya adım adım
yerleşen ecdadımızın; Çorum, Tokat ve Osmancık Emir Danişmend Ahmet Gazi
tarafından fethedilmiş ve müslüman Türk hakimiyetine girmiştir. Zamanla diğer
Türk boyları da bu bölgeye yerleşerek bugünkü İskilipliler'in ataları
olmuşlardır.
Öte yandan bazı eserlerde İskilip'in Tatar beyleri idaresinde Osmanlı Dönemi'ne
kadar bulunduğunu kaydetmekle birlikte 13. yüzyılın başlarında zayıflayan
Anadolu Selçuklular'ın idaresinden çıkarak Moğollar'ın hakimiyetine geçmiş ve
rivayete göre bir kısım tatar aşiretleri İskilip'e yerleşmişlerdir. Neticede
İskilip her dönemde Türk milletine mensup çeşitli boyların yaşamış olduğu bir
beldedir.
İskilip Halk Kütüphanesindeki 1149 sayılı Tac-üt Tevarih isimli el yazmasının
152. sayfasında Selçuklular'ın Anadolu'da ki yönetimlerinin son bulmasıyla
İskilip Osmanlı idaresine geçmiş Ankara, Yozgat, Çankırı ve Kastamonu bölgeleri
için Çorum ve İskilip'te Anadolu'ya ilk gelen Türkmenler'ce yurt ve mekan
edinilmiştir.
Bölgelerde kalan gayri müslüm yerli halkın bir kısmı bu suretle yerlerine
bırakarak Batı Anadolu'ya çekilmiş kalanlarda kayda değer bir siyasi ve
kültürel varlık gösterememişlerdir. Bu sebeplerle İskilip'te Anadolu
Selçuklular'ı döneminden kalma eserlere rastlanamamakta buna bir diğer sebepte
henüz yerleşik şehirleşmeye geçilememiş olması düşünülmektedir.
c) Osmanlılar'da İskilip
1390 yılı sonlarında Yıldırım Bayezid Han tarafından Anadolu'da Kadı
Burhanettin Beyliği'nin bir tehlike haline gelmesi, bir Anadolu harekatına girişilmesine
sebep olmuş 1391'de alınan Kastamonu ile birlikte Çandaroğulları Beyliği'nin
bölgedeki hakimiyetine son verilmiştir. Osmancık ve Amasya'nın Osmanlı
himayesine katılmasından sonra Kırkdilim'de yapılan bir çatışmada şehzade
Ertuğrul şehid düşmüş ve Osmanlılar yetişmiştir. Savaş sonrasında Kadı
Burhaneddin'in Moğollar'a Ankara. Kalecik. Sivrihisar ve İskilip'i yağma
ettirmesinden sonra toparlanan Osmanlı kuvvetleri bu isyankar beyliğin
hükümranlığına son vermiş; Kastamonu. Osmancık, Çorum, Amasya ve İskilip'te
tamamen Osmanlı'ya bağlanmışlardır.
d) Bugünkü İskilip
1395'ten sonra bir süre huzurun tesis edildiği İskilip ve havalisi. Yıldırım
Bayezid Han ile Timur'un yaptığı 1402 Ankara Savaşı'nda Osmanlılar'ın
yenilmesinden sonra Anadolu'da bozulan siyasi düzenden etkilenmiş ve bazı Tatar
beylerinin Timur orduları tarafına geçmesinden sonra Yıldırım Bayezid Han'ın
oğullarından Mehmet Çelebi'nin "eski düzeni" kurma çabaları küçüklü
büyüklü birçok muharebenin de bu bölgede cereyan etmesine sebep teşkil
etmiştir. Nihayet kesinleşen Osmanlı zaferlerinden sonra yapılan bazı yasal
düzenlemelerle Timur ordularına destek verdikleri gerekçesiyle bazı Tatar
beyleri ve aşiret mensuplarının Rumeli'ye nakledilmek suretiyle mecburi tehcire
tabi tutuldukları rivayet edilmekte; Filibe'nin batısında bulunan Koniş
bölgesindeki Tatar'larla mübadele edildiği sanılmaktadır. (Evliya Çelebi
Seyahatnamesi, Cilt: 3, Sayfa 241-Cilt: 2. Sayfa 188 ve Tacüt Tevarih'ten)
1890 yılında Amasya Sancağı'na bağlanan İskilip kısa bir süre sonra Yozgat ve
Ankara sancağına. daha sonra da Osmancık. Sungurlu ile birlikte Çorum'a
bağlanmıştır.
Cumhuriyet döneminde ise Çorum iline bağlı bir ilçe olarak günümüze kadar
gelmiştir.